“Güneybatı’daki En Çılgın Savaşçılar” olarak bilinen Apache, Güney Batı Amerika bölgesine ait bir kabileler topluluğudur. Temelde batı Kanada kaynaklıdır. Athapascans ile anlaşmazlıklar nedeniyle, Kanada’yı terk etmişler ve Güney-batı Amerika’ya göçmüşlerdir.
Apache isminin “Apaçu”, onlara düşman kabile “Zuni” tarafından verilen isimden türetildiği düşünülüyor.. Bu isim “düşman” anlamına geliyordu. Göçebe bir topluluk olan Apache, Meksika’ya kadar gitti ve çoğunlukla avcılık ve tarım yapıyorlardı.. Apache kabilesinin en sert dövüşçülerden olmalarının başlıca nedeni, New Mexico’nun 1598’de bir İspanyol kolonisi haline gelmesiydi. İspanyollar ve Apache’ler arasındaki rekabet oluştu. Atlar, sığırlar, silahlar ve esirler için İspanyolları defalarca yağmaladılar.Başlangıçta küçük bir kabile olan Apache, ordularına tutsaklar ekleyerek sayılarını büyük ölçüde artırdı.Çok Vahşi bir kabileydiler.Sonrasında yavaş yavaş gerileyen kabile Apache, yinede 1886’ya kadar ordularında sadece 50 kişi kalana kadar teslim olmadı.
9.FRANSIZ SİLAHŞÖRLERİ
Fransız Silahşörleri, eski çağların en tanınmış ve prestijli savaşçılarındandı.1622’de ortaya çıkan Fransız Silahşörlerinin iki amacı vardı; Birincisi Fransa Kralı’nı korumak ve ikincisi Fransa için savaşlarda savaşmak. Özellikle mızraklarla yakın mesafelere saldırmak konusunda çok iyilerdi… Fransa Kralı adına 1776 yılına kadar görev yapmaya devam ettiler. Fransız devrimini gördüler ama sonra 1816’da kalıcı olarak dağıldılar.
8.GLADYATÖRLER
Bu savaşçıların ismi bir kılıcın isminden, yani Roma ordusunda ünlü bir silah olan “Gladius” dan türetilmiştir. Gladyatör Latince’de de kılıç anlamına gelir.Bu vahşi savaşçı gruplar, esir köleler, askerler ve gönüllü olarak savaşmayı seçen bazı cesur insanlardan oluşur.
Bu savaşçılar, diğer gladyatörler ve hatta hayvanlarla savaşmalarıyla ünlüdür.. Ölümcül ve tehlikeli silah kullanırlar. Hiç vazgeçmezler ve hiç birisinin yalvarmadan ölene kadar savaştığı söylenir.
Sizi şaşırtacak bir bilgi verelim,
Ortalama olarak bir gladyatörün 10’dan fazla kavgadan fazla yaşamadığı biliniyor. Ayrıca, gladyatörlerin ortalama 30 yaşlarında öldüğü düşünülüyor.
Dövüşlerden sağ kurtulan gladyatörler diğerlerine gaddarca davranırlar. Kanlarını üst sınıf Romalıların içtiği düşünülür.
Bu savaşçılar MS 438 yılında kanunsuz hale gelmiştir.
7-MAORİLER
Maori savaşçıları, “Güney Denizlerinin Affedici Olmayan Katilleri” olarak bilinir. Aslında Yeni Zelanda’lı olan Polinezya halkındandırlar. Bu savaşçı grup MS 1280’de ortaya çıktı. Onların yükselişi, o bölgede Tui Tonga olarak bilinen başka bir savaşçı kabilenin yükselişinin ardından geldi. Kabileler arasındaki acımasız savaşlar yapıldı ve bu savaşlar hep toprak ve kaynaklarla ilgili uyuşmazlıklar üzerine gerçekleşir.
Biraz kafa karıştırıcı olabilir:
Bu kabileler “Mana” diye anılan ve manevi güç olarak bilinen bir şeye inandılar. Onların arasında savaşmak,cesur ve ölümcül savaşçılar olmak suretiyle kendi manalarını kazanacaklarına inanılıyordu.
Hatta Maori savaşçılarının zaman zaman ”mana” kazanmak için kurbanlarından yedikleri olmuştur. Pek çokisim verdikleri,kurgusal güç oyunları olmuştur. Çok şaşırtıcı gerçek şu ki, Maori savaşçıları hiçbir savaşta yenilmedi. Hükümdarlar hâlâ az sayıda da olsa yaşıyorlar. Ancak artık vahşi savaşçılar değildirler ve dünya kültürünün normlarına daha çok ayak uyduruyorlar.
6-AZTEKLER
Vahşi savaşçı bir grup olan Aztek savaşçıları,Orta Meksika’ya aitti. Bu ölümcül savaşçılar sayesinde Aztek İmparatorluğu,hızla büyüdü.Çünkü,Aztek savaşçıları toprak ve tutsak için savaşan çok acımasız ve vahşi bir gruptu..Kendi liderinin atamasını bile savaşarak sağlıyorlardı. Mevcut lidere bıçaklar, mızraklar ve her türlü keskin ve tehlikeli silahlarla saldırı düzenlerler,saldırıdan kurtulursa savaş grubunun lideri olarak kalmasına izin verirlerdi.
Savaşmak için eğitim alanlar, dayanıklı olmak için günde 32 kilometre kadar yürürdü. Aztek savaşçıları arasındaki ortalama ömür sadece 37 idi. Bu, Azteklerin bir savaşa ölümüne inandıklarını gösteriyordu.
5.Spartalılar
Spartalı savaşçılar, Yunan bölgesinden en çok korkulan kişilerdendi.
Şaşıracaksınız,
Çocuklarını yedi yaşındayken eğitmeye başlar,savaşmaya hazırlarlardı.M.Ö. 431’den M.Ö. 404’e kadar olan Peloponosia Savaşı’ndan sonra, Spartalılar, Atina’yı yenerek her zamankinden daha fazla güç kazanmışlardır.Onlar, savaşçılar ruhlu,sorumluluk sahibi, dayanıklı olmaları için sıkı kurallar altında eğitilmişlerdir. Öte yandan, Spartalı kadınlara da eğitim verildi fakat savaştan uzak tutuldular. Spartalı kadınlar,toplumda serbest statülerden yararlandılar.
4-Moğollar
Moğol savaşçıları, açıklanamayacak kadar ustaca savaş taktikleriyle ünlü olan Cengiz Han’ın önderi olduğu, tehditkar bir savaşçı grubuydu. Gençleri cesaretle ve acımasızca savaşıyorlardı.
Moğol savaşçıları, yaylarını ve oklarını rakiplerini hedeflemek için kullanma konusunda kesin mükemmellerdi. Kendi atölyeleri,silahları, yiyecek temin eden yerleri,çelik tedarikçileri vardı. Onların taktik becerileri o kadar yaratıcıydı ki, zırhları ve malzemeleri daha güçlü düşmanlarını bile yeniyorlardı.
Her birinin farklı amacı olan oklar ve yaylar ürettiler.O, Ok ve yayları onları güçlü bir taraf haline getirdi. Üstelik onların eğitimleri o kadar iyiydi ki, yay ve ok olmadan bile vahşice dövüşmeyi biliyorlardı. Çok dayanıklılardı. Hiçbir yiyecek veya su olmadan devam edebilir ve gerektiğinde kendilerini savaşta feda ederlerdi. Gerçekten de, bu listedeki efsanelerdendirler.
3-NiNJALAR
Japon kökenli Ninja savaşçıları 15. yüzyılda ölümcül güçlerini gösterdiler. Japonca’da, Ninja savaşçıları, “çalmak” anlamına gelen Shinobi savaşçıları olarak bilinirler. Erken zamanlarda, Ninja savaşçıları aslında cesur savaşçılara dönüşen gizli bir asker yani ajan grubuydu. Bu cesur casuslar,suikastler ve ölümcül savaşı gerçekleştirmek için kiralanmışlardı. Okehazama Savaşı’ndaki ve 1560’daki Shimabara İsyanındaki rolleriyle, en ölümcül taktikleri sergilemişlerdir.
Şöhretlerinin yükselişi Sengoku dönemindeydi. Bu dönemde Iga ilinde faaliyet göstermeye başladılar. Rüzgardan veya bir yapraktan daha sessiz oldukları bütün kaynaklarda yazmakta.Ayrıca son derece çevik oldukları,koyu renk giyindikleri, karanlıkta kendilerini çok iyi kamufle ettikleri ve sessizce saldırdıkları da biliniyor. Normal bir çiftçi ekipmanını usta tekniklerle,ölümcül bir silah olarak kullanırlardı.. Bazı silahlar, Ninjalar’ın, Ninja To’nun, Wakizashi’nin ve Tanto’nun adını taşıyordu.
2-ŞÖVALYELER
Ağır zırh elbiselerini giyen şövalyeler, savaşlardaki çok cesaretlilerdi. Çoğumuzun birkaç adım bile geçiremeyeceği ağır kıyafetlerde, şövalyeler aşırı koşullar ve sıcak ortamda cesurca savaşıyordu.
Bir atın üzerindeyken, hızlı reflekslerle saldırma yetenekleri çok iyiydi. Bu şövalyelerin bir çoğu, özellikle İngiltere ve Fransa arasındaki Yüz Yıl Savaşlarında savaştılar. Ülkelerinin bağımsızlığı için savaşan William Wallace gibi şövalyeler acımasızca savaşan kahramanlar olarak hatırlanır. Bazı şövalyelerin, kılıçlarıyla yüzlerce kişiyi öldürdüğü biliniyor.
Benzer şekilde, Sir William Marshal, sadık ve cesur olduğu için,meşhur bir şövalyeydi. Şövalyelerin kullandığı silahlar arasında balta, kılıç, bıçak, hançer bulunuyordu.
1-SAMURAYLAR
Her zaman en ölümcül savaşçılar olarak bilinen Samuraylar, Japonya’nın ortaçağ döneminde ve ilk yıllarında savaşçı bir gruptu. Samuray savaşçılarının kılıç gücü yaygın olarak biliniyordu ve cesur kalplilerdi.
Bir kişi bir Samurai savaşçısı olmak istediğinde, bushido koduyla yaşaması öğretilirdi.; yani savaşçı felsefesi. Aşırı cesaretlilerdi,atlarından düşen veya öldürülen Samuray savaşçılarının birçoğu prestijlerini korumak için kendilerini öldürürdü. Samuray savaşçıları, İmparator Meiji’nin modern bir ordu kurulması emrini vermesine birincil silahlı kuvvetler olarak görev yaptı.(1873) Hiç şüphe yok ki Samuray savaşçıları ölümcül savaşçılardır.